Ana içeriğe atla

Anne karnında bebeği koruyan amniyon sıvısı nedir?

Bebeğin anne karnındayken korunmasını sağlayan amniyon sıvısı hakkında neler biliyorsunuz? Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Musa Bostancıoğlu, anne karnında bebeği koruyan amniyotik sıvı hakkında merak edilenleri anlattı

Anne karnındaki fetüs, bir zar tabakası tarafından kaplanan kese içinde bulunur. Bu keseye amniyon kesesi, çevreleyen zara amniyon zarı, içindeki sıvıya ise amniyon sıvısı adı verilir. Amniyon gebelikte oldukça önemli işlevleri olan dinamik bir sıvıdır adeta hidrolik bir basınç dengeleyicidir. Amniyon kesesi, gelişen fetüsü dış tesirlere karşı korur ve içerdiği sıvı fetüsün güvenli bir şekilde anne rahminde rahat hareket etmesine olanak sağladığından kas-iskelet sisteminin düzenli gelişmesine yardımcı olur. Sıvıya herhangi bir yönden gelen basınç, küresel olarak her tarafa yayılır, böylece fetüs olumsuz etkilerden korunmuş olur.


Günde 8 defa değişerek bebeği koruyor

Amniyon sıvısının fetüse rahat hareket ortamı sağlamasının yanı sıra enfeksiyon hastalıklarına karşı da koruduğu kabul ediliyor. Amniyon sıvısının etrafını çeviren zarlar; fetüsü, vajina ve rahim ağzındaki mikroorganizmalardan ve diğer potansiyel zararlı maddelerden koruyucu bir engel oluşturur. Ayrıca su içindeki bebek dış travmalardan ve ısı değişikliklerinden de korunur. Amniyon sıvısı hidrolik bir basınç dengeleyici olarak bebeğin simetrik olarak büyümesi ve gelişmesini destekler. Bebeğin beyin gelişimine katkıda bulunur. Bebeği ses, darbe, ışık, basınç gibi dışarıdan gelen etkenlere karşı korur. Bebeğinin vücut ısısını düzenler. Amniyon sıvısının fetüse sağladığı bir diğer hayati imkan ise sabit ısının korunmasıdır. Günde 8 defa 3 saatte bir devamlı değişen amniyon sıvısı belirli bir sıcaklıkta olup fetüsün gelişimi açısından ihtiyacı olan ısıyı her tarafa eşit olarak dağıtır. Sıvının içerisindeki maddeler bebeğin duyu organlarının gelişimine yardımcı olur. Kas ve sinir sistemi başta olmak üzere akciğerler, böbrekler gibi pek çok organ sisteminin gelişiminde rol oynar. Amniyon sıvısının varlığı anne sağlığı için de önem taşımaktadır. Bu sıvı rahmin boşluklarını doldurur. Bu sayede zamanla büyüyen ve ağırlık kazanan fetüs, annenin rahmine ağırlık yapmaz. Aksi halde fetüs büyüdükçe rahme baskı yapacak, böyle bir durumda da rahim duvarlarının ters baskısı sebebiyle, fetüs normal gelişimini tamamlayamayacaktı.

Amniyon sıvısının kaynağı ne?

Amniyon sıvısı; yüzde 99 su, inorganik tuzlar, organik maddeler ve fetüsten dökülen epitel hücrelerden oluşur. Organik bileşiklerin yarısı protein diğer yarısı ise karbonhidrat, enzim, yağ, hormon ve pigmentlerden ibarettir. Ayrıca fetüsün cilt, solunum sistemi, sindirim sistemi ve boşaltım sisteminden dökülen hücrelerin olduğu bir sıvıdır bu.

Amniyon sıvısı az olduğunda hangi problemler ortaya çıkar?

Amniyon sıvısının miktarı bebeğin iyilik halini, gösteren bir göstergedir. Bebeğin suyunun miktarı bebeğin yeterince kanlandığının, dolaylı oksijenlendiğinin işareti olarak kabul edilir. Gebelik döneminde bebeğin suyunun azalmasına (gebelik sonunda 500 ml' den az olmasına) "oligohidramnios" denir. Hamilelerin yaklaşık yüzde 4'ünde görülen bir problemdir. Bu durum genelde hiçbir belirti vermez ve ultrason incelemelerinde tespit edilir. Normalde doğum başlarken zarlar yırtılır, gebenin suyu gelir ama "Erken Membran Rüptürü" denen zarların doğum eylemi başlamadan günlerce önce yırtılması ve sızıntı şeklinde suyun gelmesi durumunda anne suyunun azaldığını fark edebilir. Bebeğin hareketlerinin sürmesi, simetrik olarak gelişiminin devam edebilmesi ve kordonun uygun şeklinde kalabilmesi için kesenin içerisinde yeterli miktarda amniyotik sıvının bulunması önemlidir.

Amniyon sıvısı neden azalır?

Pek çok neden "oligohidramnios"a yol açabilir. Çoğunlukla plasental yetersizliğe bağlı gelişir. Bebek kan dolaşımının yetersiz olduğu, sıkıntıda olduğu durumlarda dolaşan kan kalp ve beyin gibi daha hayati organlara giderken böbrek akımı azalır, böylece bebeğin idrar miktarı da azalır (bu durum az su içen bir kişinin az miktarda idrar çıkarmasına benzetilebilir). Amniyon sıvısının oluşmasında en büyük katkıyı sağlayan bebek idrarının (steril) azalması, ultrasonda amniyon miktarının düşük ölçülmesine neden olacaktır. Ayrıca "amniyotik memran"ın erken yırtılarak sıvı sızdırması nedeniyle de oluşabilir. Fötal böbreklerin gelişememesi ve üriner kanal tıkanıklığı da oligohidramnios yapan nedenlerdendir. İkizlerden birinin diğerinin aleyhine aşırı büyümesi olan ikizden ikize transfüzyon sendromunda az kan giden ikizin amniyon mayisi de az olur. Amniyon sıvısının azalması durumunda azalma miktarı ultrason ile yakından takip edilmeli.

Amniyon sıvısını engelemek için ne yapmak gerekir?

Sıvının çok azaldığı durumlarda deneysel bir uygulama olarak amniyon kesesi içine özel bir sıvıenjekte edilebilir, bu işleme "amniyoinfüzyon" denir. Ancak bu yöntem yüksek enfeksiyon ve düşük riski taşıdığı için yaygın değildir. Diğer bir yol ise annenin vücudundaki sıvının artırılması yoludur. Annenin bol sıvı tüketmesi amniyotik sıvı miktarını geçici de olsa artırabilir. Sıvı çok azalmış ve bebek tehlikeye girmiş ve gebelik dönemi uygun ise doğum gerçekleşebilir. Eğer oligohidramniyoz; ikinci trimester döneminde doğuma daha aylarca zaman varken görülmüşse, ileride kalıcı sakatlıklar yapan bir durumun sebebi olmuşsa, amniyoinfüzyon ve sıvı artırım yolları netice vermemiş ise gebeliğin sonlandırılmak zorunda kalınır.

Amniyon sıvısının fazla olması hangi sonuçlara yol açar?

Amniyon sıvısının normalden fazla olmasına ise "polihidramnios" adı verilir. Amniyon sıvısı hacminin 2000 ml üzerinde olması halidir. Gebeliklerin yüzde 3'ünde görülür. Hastaların yüzde 60'ında da sebep bulunamaz. Polihidramnios saptanan bir gebelikte ilk adım, ultrasonla dikkatli bir anomali taramasıdır. İkinci adım ise anneye ait nedenlerin araştırılmasıdır. Özellikle kan şekeri takibi yapılmalıdır, zira diyabetik anne bebeklerinde daha sıktır. Sebebi bilinmeyen durumlarda takip süreci gebelik boyunca devam etmelidir. Doğum sonrası kalıcı sakatlık yapacak bir durum varsa ve erken gebelik dönemindeyse gebelik sonlandırılır. Yaşamın devam edebileceği bir sebep var ve doğuma az bir zaman kaldıysa peş peşe yapılan amniosentezlerle sıvı azaltılma yoluna gidilir.

Amniyon zarının yırtılması çok tehlikeli?

Antibakteriyel faktörler bulunan ve mekanik olarak da içindeki fetüsü saran amniyon zarları, doğum başlamadan yırtılırsa buna "Erken Membran Rüptürü" denir. Gebeliklerin yaklaşık yüzde 10'unda görülen bu durumun nedeni, bazı hallerde saptanamaz. Ancak bu olguya çoğunlukla enfeksiyonların neden olduğu düşünülmektedir. Bu enfeksiyonlar; su kesesinin erken açılması ve doğum eylemi sırasında mikroorganizmaların annenin genital bölgesinden rahmine bulaşmasıyla ortaya çıkar. Enfeksiyon geçirmeyle amniyon sıvısında ve zarlarında enfeksiyon olursa, anneye antibiyotik başlanır doğum olabildiğince erkene alınmaya çalışılır. Anne karnındaki bu enfeksiyon fark edilmezse ve tedavi edilmezse bebeğin akciğerlerinde zatürreye ve beyninde menenjite yol açar. Anne için de bebek için de ölümcül olabilir. Doğum sonrası bebeğin uzun süre yoğun bakımda kalmasına neden olabilir.

Annenin hijyene çok dikkat etmesi gerekiyor

Anne karnındaki bebeğin kakası olan mekonyum, daha 16. haftada bebeğin bağırsaklarda mevcuttur. Bağırsak salgıları, bağırsak duvarından normalde dökülen hücreler, fetüs cildinden dökülen ince tüyler, amniyon sıvısındaki hücreler mekonyumu oluşturur. Bebeğin bağırsak hareketleri ile 32. haftadan sonra mekonyum, amniyon sıvısına azar azar karışır. Bu özellikle günü geçmiş gebelerde, fetüsün anne karnında sıkıntıda olduğu durumlarda kontrolden çıkar ve bağırsaklardaki tüm kaka amniyon boşluğuna çıkar. Böylece ortamda fetüsün aspire edebileceği daha koyu bir mekonyum bulunur. Mekonyum koyulaştıkça akciğer yapısına taşındığından solunum yollarının tıkanma olasılığı artar. Doğumda bebeğin nefes alması ile mekonyum akciğerlere gidebilir ve bebeğin kötü doğduğu ve uzun süre yoğun bakımda solunum makinesine bağlı olarak ağır tedaviler almasını gerektirecek "mekonyum aspirasyonu" olarak adlandırılan tehlikeli bir durum oluşur. Gebeler hamile olduklarını öğrendiklerinden itibaren hijyen kurallarına her zamankinden daha çok riayet etmelidirler ve doğum hekimine kontrollerini zamanında yaptırmalıdırlar.

6ad41fb821a3485eaaef41dbc5b94dd3

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karaciğer nakli kaç yaşına kadar yapılıyor?

Karaciğer naklinin yaşlılıkta yapılmayacağı yönünde yanlış bir inanış olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof.Dr. Onur Yaprak, "Karaciğer nakli bebeklik çağından 70 yaş üstüne kadar yapılabiliyor. Dünyada nakil yapılmış en yaşlı hasta 79 yaşında" dedi Genel Cerrahi Uzmanı Prof.Dr. Onur Yaprak, 3-9 Kasım Organ Nakli Haftası'na özel açıklamalarda bulundu. Organ bağışının artırılması için kamuoyunda bilgi eksikliğinin giderilmesi gerektiğini söyleyen Prof.Dr. Onur Yaprak, 10 maddede karaciğer naklini anlattı. Toplumda naklin yaşlılıkta yapılmayacağı yönündeki yanlış inanışa dikkat çeken Prof.Dr. Yaprak, "Karaciğer nakli bebeklik çağından 70 yaş üstüne kadar yapılabilen bir ameliyat. Yalnızca 70 yaş üzerinde hastanın fizyolojik yaşı ve fiziksel kondisyon durumuna göre karar veriliyor. Dünyada nakil yapılmış en yaşlı hasta ise 79 yaşında" diye konuştu. Karaciğer nakli kimlere yapılabilir? Karaciğerin ağızdan alınan besinleri vücudun kullanabileceği karbonh...

Kristin Demirci: "Gökkubbe bize her meydan okuduğunda ışığı aramalı"

HTHayat.com yazarı ve astroloji danışmanı Kristin Demirci'ye 2017 yılı hakkındaki öngörülerini sorduk... Demirci içinde bulunduğumuz durumu tek bir sene üzerinden değil dönemsel olarak değerlendirdi. HTHayat.com yazarı ve astroloji danışmanı Kristin Demirci'ye 2017 yılı hakkındaki öngörülerini sorduk... Demirci içinde bulunduğumuz durumu tek bir sene üzerinden değil dönemsel olarak değerlendirdi. Bunu her sene duyuyor olabiliriz ama 2016 gerçekten de herkes için –kişisel anlamda da- çok zor geçti gibi gözüküyor. Bunun sebebi ne olabilir? İçinde bulunduğumuz durumu sadece tek bir sene üzerinden değil, dönemsel olarak değerlendirmek bize daha doğru bir bakış açısı sağlayabilir. Astrolojide bu dönemleri genel hatlarıyla "Satürn ve ötesi" olarak benimsenen kolektif gezegen transitlerine bakarak açıklayabiliriz.   Plüton'un 2008'de Oğlak burcuna ilerlemesiyle (transit 2024'te sonlanacak) dünya genelinde hükümetlerin "güvenlik ihtiyacı" adı altında gü...

Saç Ekimi Sonrası Kızarıklık Nedir?

Bilindiği üzere, saç ekimi operasyonlarında donör bölgeden toplanan saç kökleri, saçsız bölgeye ekilir. Ekim öncesinde ise saçsız bölgede kanal açma işlemi uygulanır. Kanal açma işleminde, toplanan greft sayısıyla doğru orantılı olarak kanallar (delikler) açılır. Bu işlem esnasında doğal olarak, deliklerin diplerinde ufak kanamalar olur. Saç ekiminde kızarıklık işte bu sebepten oluşmaktadır. Saç ekimi yaptıracak insanlar arasında problem olarak anılan bu durum, yukarıda da belirttiğimiz gibi bir problem değildir; operasyon sonrası doğal sürecin bir parçasıdır. Elbette, kimse böyle bir durumu yaşamak istemez ama, “gülü seven, dikenine katlanır”. Peki, saç ekimi kızarıklığı herkeste aynı şekilde mi yaşanmaktadır? Elbette hayır. Beyaz tenli insanlarda daha belirgin olan bu kızarıklık, esmer tenli kişilerde daha az dikkat çeker. Bununla birlikte, alacağınız küçük ama etkili önlemler, bu kızarıklığın daha kısa sürede geçmesini sağlar. “Güneşli günlerde, şapka olmadan dışarı çıkılmam...